Eğitim kurumları, yalnızca bilgi aktaran değil, zamanda bireyin kişilik gelişimini ve sosyal kimliğini inşa ettiği temel alanlardır. Bu nedenle, eğitim ortamlarının tüm çocukları kapsayıcı, tarafsız ve psikososyal gelişimlerini destekleyen bir yapı sunması elzemdir. Bu açıklama, okullarda dini sembollerin ve kıyafetlerin görünür biçimde kullanılmasının, çocukların gelişimsel süreçleri üzerindeki etkilerini bilimsel bir zeminde değerlendirmek amacıyla üyemiz olan Çocuk ve Ergen Psikiyatri uzmanları tarafından hazırlanmıştır.
A- Çocukların Gelişimsel Kırılganlığı ve Kimlik İnşası
Çocuklar, bilişsel ve sosyal gelişim süreçlerinde çevresel etkilere son derece açıktır. Belirli gelişim dönemlerinde çocuklar, aidiyet ve onay ihtiyacını yoğun olarak yaşarlar. Bu süreç çocukların içinde bulunduğu etnik köken ve kültürel özelliklere göre farklılıklar gösterir. Çocukların belirli gelişim dönemlerinde karşılaşabilecekleri farklı kültürel öğeler ya da uygulamalar, kendi aile yapılarından ve inanç sistemlerinden farklıysa; çocukta dışlanma, kaygı ve benlik karmaşası yaratabilir. Farklı kimliklerin bir arada bulunduğu bir sınıf ortamında, bir grubun kendi kültür ve inançlarını belirli semboller ve uygulamalar aracılığıyla görünür kılınması, diğer çocuklarda “norm dışı” olma algısını tetikleyebilir.
B- Pedagojik Tarafsızlık İlkesi
UNESCO’nun “Inclusion and Equity in Education” (2019) raporuna göre, kapsayıcı eğitimin temel unsurlarından biri de eğitim ortamının dinsel ve ideolojik açıdan tarafsız olmasıdır. Çocukların kendilerini ifade edebildiği, eşit kabul edildiği ve herhangi bir baskıdan uzak bir öğrenme atmosferi oluşturulması, tüm modern eğitim yaklaşımlarının öncelikli hedefidir. Bu anlamda dini sembollerin ve kıyafetlerin okul ortamına taşınması, pedagojik tarafsızlığı zedeleme riski taşımaktadır.
C- Çocuğun Özerkliği ve İnanç Seçimi Hakkı
Jean Piaget ve Michael Tomasello gibi gelişim psikologları, çocukların kendi kararlarını verebilecek bilişsel olgunluğa ancak geç ergenlik döneminde ulaşabildiklerini vurgular. Dolayısıyla çocuk yaşta dini kıyafet ya da sembollerle okula gitmek, özgür irade ile yapılmış bir tercih değil; çoğunlukla ailesel yönlendirme veya toplumsal baskının sonucu olabilir. Bu durum, çocuğun inanç özgürlüğü kadar, inanmama ve nötr kalma hakkını da gölgede bırakmaktadır.
D- Toplumsal Çoğulculuk ve Eğitimde Eşitlik
Seküler eğitim, hiçbir inancı ya da inançsızlığı üstün ya da eksik görmeden, tüm bireyleri eşit kabul eder. Laiklik ilkesi, bireyin değil; kamusal alanın tarafsızlığına işaret eder. Bu yönüyle dini sembollerin okul gibi kamusal alanlarda görünür olması, eğitim sisteminin çoğulcu yapısına zarar verme potansiyeli taşır.
Sonuç ve Çağrı
Bu bağlamda;
-Okulların nötr ve kapsayıcı bir yapıda kalması,
-Dini sembollerin ve kıyafetlerin okul ortamında kurumsal olarak teşvik edilmemesi,
-Çocukların psikososyal gelişimlerinin öncelenerek, özgür bireyler olarak yetişmelerine alan açılması gerektiğini kamuoyuyla paylaşıyoruz.
Bu açıklama, hiçbir inanç grubunu hedef almamakta; çocuk haklarını, pedagojik ilkelere dayalı laik eğitimi ve sosyal barışı öncelemektedir.
Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Yönetim Kurulu
Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası Yönetim Kurulu