2023 yılı istatistik verileri, 61 kız çocuğu ve 7 erkek çocuğunun anne-baba olduğu gerçeğini gözler önüne sermektedir. Bu durum, büyük bir toplumsal çöküşün ve devletin çocukları koruma konusundaki yetersizliğinin açık bir göstergesidir. 68 çocuk, henüz 18 yaşına bile gelmeden ebeveyn oluyorsa, bu kabul edilemez bir ihlaldir.
İstanbul Sözleşmesi, çocuklara yönelik şiddeti önlemek ve mağdurları korumak için devletlere belirli yükümlülükler getirirken, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi (ÇHS) her çocuğun sağlıklı bir şekilde büyüme, eğitim alma, korunma ve güvenli bir çevrede yaşama hakkını güvence altına alır. Ancak, 18 yaş altı çocukların ebeveyn olması gibi durumlar, açıkça bu hakların ihlalidir:
- Çocuk istismarı ve erken yaşta evliliklerin önlenememesi, çocukların güvenliğini tehdit eder ve bu durum Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin, çocukların her türlü istismara karşı korunması maddesinin ihlalidir.
- Çocuk yaşta ebeveyn olma durumu, çocukların eğitim hakkını ihlal eder ve onları hayat boyu yoksulluk döngüsüne hapseder. Çocuk yaşta anne-baba olan bireyler, eğitimlerini tamamlayamazlar. Çocuk bakımına dair sorumluluklar, okul ve öğrenim hayatlarını sekteye uğratır, bu da onların eğitim alma hakkının ihlali anlamına gelir. Bu, ÇHS’ de belirlenen eğitim hakkını doğrudan zedeler. Eğitimlerini tamamlayamayan bu gençler, düşük gelirli işlerde çalışmak zorunda kalabilir ve bu da hayat boyu süren ekonomik zorluklara yol açar.
- Çocuklar, ÇHS doğrultusunda, kendi gelişimlerine uygun koşullarda büyüme hakkına sahiptir. Çocukların erken yaşta ebeveyn olmaya zorlanması, hem bireysel hem de toplumsal travmalara yol açar, bu da çocuk haklarının açık bir ihlalidir.
Çocuk istismarı ve erken yaşta evlilik vakalarına yönelik devletin müdahalesi, ÇHS’nin maddeleri gereği etkin ve kapsamlı olmalıdır. Polis, bu tür suçlarla ilgili her şikâyeti ciddiyetle araştırmak ve çözümlemekle yükümlüdür. Herhangi bir şikayet karşısında, mağdur çocukların güvenliği ön planda tutulmalı ve sosyal hizmet uzmanları ile işbirliği yapılmalıdır. Çocukların korunması, yalnızca yasal sorumluluk değil, aynı zamanda insani bir yükümlülüktür.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı Sosyal Hizmetler Dairesi, polis ve diğer ilgili devlet mekanizmalarının acilen harekete geçmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda, şu önlemler alınmalıdır:
- Önleyici mekanizmalar güçlendirilmelidir. Erken yaşta evlilik ve çocuk istismarı öncesi bilgilendirme ve eğitim programları başlatılmalıdır. Bu, ÇHS’nin 24. maddesine uygun bir şekilde, çocuğun gelişiminde zararlı etkilerden korunma hakkını sağlama amacı ile yapılmalıdır.
- İstismar veya zorla evlilik şikâyetleri polis tarafından ciddiyetle incelenmeli, gereken hukuki süreçler başlatılmalıdır. Şikayetlerin savsaklanması veya göz ardı edilmesi, ÇHS’ye açıkça aykırıdır.
- Toplumsal farkındalık oluşturulmalı, çocuklar kendi haklarını öğrenmeli ve kendilerini koruyabilecek bilgiye sahip olmalıdır. Bu noktada, Eğitim Bakanlığı okullarda beden tanıma ve cinsellik eğitimi gibi konularda müfredatlar geliştirmelidir.
- Polis, sosyal hizmetler uzmanları ve sağlık çalışanları, çocuk hakları ve istismarı konusunda daha fazla bilgilendirilmeli ve duyarlılıkları arttırılmalıdır.
Unutulmamalıdır ki, çocukları korumak devletin en önemli sorumluluklarındandır. Çocuk istismarı ve erken yaşta evliliklerin devamına izin vermek, bu suça göz yummaktır, bu durum yalnızca mağdur çocukların değil, tüm toplumun geleceğini tehdit etmektedir. Çocukların haklarına saygı gösterilmesi, onların sağlıklı bir şekilde gelişmesi, sadece çocukların değil, tüm insanlığın ortak sorumluluğudur.
Çocukları koruyamadığımız her gün, insanlık onurumuzdan bir şeyler kaybettiğimiz gündür.
Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Yönetim Kurulu (a)
Dr. Sinem Siğit İkiz, MD Prof. Dr. Ceyhun Dalkan, MD
Genel Sekreter Başkan